2 Ekim 2007 Salı

Asarcık/Merkez/Akyazı Köyü ( Gökgöl ) Camii


Akyazı Köyündeki cami bir bahçe içerisindedir. Bahçenin etrafı tarla durumundaki arazilerle çevrilidir. Geniş bir alan ortasında yer alan caminin bir vakıf olduğu ve köydeki bir takım arazilerin gelirlerinin bu caminin bakımı için harcandığı köy muhtarlığınca bildirilmektedir. Cuma Camii olarak kullanılan yapı giriş kuzey yönde yer alan çift kanatlı ahşap bir kapı ile sağlanır. Giriş “U” şeklinde, önceleri ahşap yakın zamanki onarımlarda tuğla malzemeden yapılan son cemaat yeri şeklindedir. Aynı durum ikinci katta da tekrarlanmıştır. Caminin iç mekanından doğu batı doğrultusunda ahşap çerçeveli dikdörtgen formlu, iki küçük pencere son cemaat yerine açılmaktadır. İkinci bir kapı ile caminin ana mekanına girilir. Duvarlar tamamen ahşap malzemeden olup, sonraki onarımlarda değiştirilerek verniklenmiştir. Birinci kat tavanını mihrap eksenindeki iki direğe oturan iki kalas taşımaktadır. Bu kalaslar caminin güney yönünde dış cepheye kadar uzanmaktadır. Ahşap taşıyıcı direkler altta yivli, üstte geometrik bezeme ile şekillendirilerek sütun görevi verilmiştir. Taşıyıcı direklerin iki yanında oyma teknikli bir rozet olup, doğudaki direğin yanına denk gelen kalasta H.1291 (M.1870) tarihi oyularak Osmanlıca olarak yazılmış onarım kitabesi mevcuttur. Mihrabın sağında minber solunda kürsü yer almaktadır. Mihrap önü tek bir mekan görünümünde olup, yüksek, ferah bir mekan elde edilmiştir. İkinci kata, birinci kat son cemaat yerinin solunda bulunan ahşap merdivenlerden çıkılır. Çift kanatlı ahşap kapı ile yonca şeklinde, mahfil özelliği gösteren ikinci kat mekanına girilir. Caminin en önemli özellikleri çift kanatlı ahşap kapılarındaki muntazam işçiliktir. Her iki katın girişindeki çift kanatlı ahşap kapılar özenle işlenmiştir. Birinci kattaki taşıyıcı direklerdeki oyma ahşap işçiliği Türk ahşap oymacılığının tüm özellik ve güzelliklerini yansıtmaktadır. Yonca biçiminde 2. Kat şeklindeki

Asarcık


Küçük bir köy statüsünde olan şimdiki ilçe merkezi ve birkaç köye 1877- 1878 Osmanlı- Rus savaşından sonra Rusya'dan göç eden Çerkezlerin yerleşmesiyle ilçe kurulmaya başlamıştır. Zamanla civardan gelen insanların yerleşmesiyle de büyümüş ve genişlemiştir. 1959 yılında nahiye, 1987 yılında da ilçe olmuştur. Belediyesi ise 1989 yılı Mart ayında yapılan mahalli idareler seçimleri ile kurulmuştur.

Alaçam/Höyükler

İlçe merkezinin güney batısında yer alan Sivri Tepe (Kalkolitik, İlk ve Orta Tunç Çağı ile Demir ve Orta Çağ) Yenice köyündeki Dede Tepe (İlk ve Orta Tunç Çağı) Gökçe boğaz köyündeki Gökçe boğaz tepe veya Ali Osman Tepe (Kalkolitik, İlk ve Orta Tunç Çağı) Alaçam İlçesindeki düz yerleşme ise ilçenin güney doğusunda yer alan Soğukcam veya Bedeş diye anılan köyün içinde saptanmıştır.

Alaçam/Geyik Koşan Mesire Alanı ve Türbesi



Efsaneye göre Arap Ordusu Komutanı Ebu Eyüb el-Ensari hazretleri ordusunun Alaçam’dan geçerken Geyik Koşan mevkiinde ölen Geyik Baba ismindeki komutan adına halkın inşa ettirdiği bir türbedir. Etrafı mesire yeri olarak düzenlenmiştir.

Alaçam/Alaçam Koyu


Alaçam’a yaya olarak bir saat kadar ileride sahilde deniz ve Alaçam koyu ve koy boyunca da tabiatın nadir yarattığı güzel bir kumsal mevcuttur. Buraya yazın halk gerek yaya gerek otobüs veya arabalarla giderek banyo etmekle, gezmekle ve civardaki ormanlarda avlanmaktadırlar. Daha sahilden suya bir kaç adım atınca insanın boğazına kadar gelen ve akşamları dağların ardından güneş batarken karşısında Sinop burnunun göründüğü, aynı zamanda tabiatın hırçınlıklarına karşı da mahfuz bulunan bu koya bir iskele inşa olunarak İstanbul’dan Trabzon ‘a kadar gelip giden vapurların uğraması temin edilse ve sahille kasaba arasına muntazam bir şosa yapılsa bunun ilçenin iktisadi ve içtimai hayatında ne kadar önemli bir rol oynayacağına şüphe yoktur.

Alaçam


İlçe çok eski bir tarihe sahiptir. M.Ö. ki devirlerde Frigyalılar, Kimmiler, Mısırlılar, Lidyalılar ve Persler Alaçam'da hüküm sürmüşlerdir.
M.Ö. 5. Asırda Orta Asya'dan gelen Miletliler oraya Zelikus adını vermişler. Miletlilerden sonra Bizansın eline geçen Zelikus daha sonra Danişmentlilerce zaptedilerek Tralköy adını almıştır. Selçuklular döneminde Tralköy adı Uluköy olarak değiştirilmiş, 1385'de İlhanlılar döneminde ise ilçe Alaçam adını almıştır.
Alaçam adının; kasabanın ortasında geçen Uluçay'ın kenarındaki Uluçam denilen büyük çam ağaçlarından geldiği ifade edilmektedir.
Alaçam Anadolu Beylikleri döneminde Eratna beyliğinin devamı olan Kadı Burhanettin tarafından ele geçirilmiş, ardından Candaroğulları ve İsfendiyaroğullarının hakimiyetine girmiştir.(1390)
1398'de ise Osmanlı egemenliğine giren Alaçam, Anadolu Türk Birliğinin bozulmasıyla 1402'de tekrar Candaroğullarının eline geçmiştir.
Çelebi Mehmet'in Canik bölgesinin ele geçirmesiyle Alaçam Osmanlı'nın olmuş ve bu hakimiyet II. Murat döneminde sağlamlaşmıştır.
Osmanlı'dan beri bir Türk kasabası olan Alaçam 1 Eylül 1944 tarihinde Samsun'un 8. İlçesi olmuştur.